Çirkinliği Estetize Etmek, Benim Dülger Balığım

Çirkinliği Estetize Etmek, Benim Dülger Balığım

“Onu atmosferimize alıştırdığımız gün bayramlar edeceğiz. Elimize görünüşü dehşetli, korkunç, çirkin ama aslında küser huylu, pek sakin, pek korkak, pek hassas, iyi yürekli, tatlı ve korkak bakışlı bir yaratık geçirdiğimizden böbürlenerek onu üzmek için elimizden geleni yapacağız. Şaşıracak, önce katlanacak. Onu şair, küskün, anlaşılmayan birisi yapacağız. Bir gün hassaslığını, ertesi gün sevgisini, üçüncü gün korkaklığını, sükûnunu kötüleyecek, canından bezdireceğiz. İçinde ne kadar güzel şey varsa hepsini birer birer söküp atacak. Acı acı sırıtarak İsa’nın tuttuğu belinin ortasındaki parmak izi yerlerini, mahmuzları, kerpeteni, eğesi, testeresi ve baltasıyla kazıyacak. İlkçağlardaki canavar halini bulacak.

Bir kere suyumuza alışmayagörsün. Onu canavar haline getirmek için hiçbir fırsatı kaçırmayacağız.”

 

11. sınıf öğrencileri Türk dili ve edebiyatı dersinde okuyup inceledikleri Sait Faik Abasıyanık’ın  “Dülger Balığının Ölümü” öyküsünden hareketle “Çirkinliği Estetize Etmek, Benim Dülger Balığım” etkinliği gerçekleştirdiler. Bu etkinlikte dış görünüşü çirkin olarak betimlenen dülger balığına öğrenciler kendi bakış açılarını, estetik algılarını yansıtarak yeni bir form kazandırdılar. Estetiğin, güzellik algısının içsel güzelliğin önüne geçtiği günümüz dünyasında çirkinliğiyle ön plana çıkan dülger balığının naifliğini, sakinliğini ve iç güzelliğini ön plana çıkaran öğrencilerimiz oldukça yaratıcı ürünler oluşturdular.